Geçmişten günümüze yalnızlık, tanımlanması oldukça güç ve karmaşık bir durum olmuştur. Birçok kişi tarafından toplumda yalnızca fiziksel olarak tek başına bulunma durumu olarak ifade edilerken, 1982 yılındaki ifadelerine göre ise Peplau ve Perlman yalnızlığı kişinin var olan sosyal ilişkisi ile arzu ettiği sosyal ilişkileri arasındaki fark sonucu oluşan, kişi için hoş olmayan öznel bir durum olarak ifade etmektedir. Var olan yalnızlık duygusu kişinin yaşamında çeşitli psikiyatrik sorunlara neden olabildiği gibi, hastalıkların varlığı sebebiyle de yalnızlık duygusu yaşanabilmekte ve kişi yaşamında yalnızlığın izlerini taşıyabilmektedir. Bu sebeple, hastalığın getirmiş olduğu sosyal sorunlar içerisinde içselleştirilmiş damgalanma, sosyal izolasyon ve benlik saygısında azalma gibi problemler bireylerin yaşadığı yalnızlık üzerine etkili olduğu görülmektedir. Bunların yanı sıra literatürde ruhsal sorunları olan bireylerin, dışlanma ya da ayrımcılığa maruz kalmasalar dahi kendilerini damgaladıkları, değersizleştirdikleri, suçladıkları, toplumdan kendilerini geri çekerek yalnız kaldıkları ve dışlanma duygusu yaşadıkları görülmektedir. Yalnızlık yaşayan bireylerin tedavi sürecine ve toplum içinde uyumuna bakıldığında yalnızlık yaşamayan bireylere göre daha fazla zorluk yaşadıkları görülmektedir. Ayrıca yalnızlık hissine yakalanan kişilerin çoğunlukla diğer insanlarla sağlıklı ilişkiler kuramadıkları veya kurulan ilişkilerini benzer seviyede tutturamadıkları ifade edilmektedir. Bunun yanı sıra yalnızlık hissine sahip kişiler ihtiyaç duydukları sevgiyi yitirmemek adına yakın çevresindeki kişileri diğer bireylerden uzaklaştırması ve bu durumunda samimi ilişkileri olumsuz etkileyebilmektedir. Bu açıdan bakıldığında psikiyatri hastalarının yaşadığı bu yalnızlık problemi önemli görülmüş olup derlememizde incelenmek üzere ele alınmıştır.
Anahtar Kelimeler: Yalnızlık, Psikiyatri, Sosyal İzolasyon, Hastalık, Damgalanma
|