Simülasyona dayalı öğretim, gerçeğe en yakın koşulları yansıtan güvenli ve yapılandırılmış bir öğrenme ortamında gerçek hastaya zarar vermeden öğrenme fırsatı sağlayan yenilikçi bir öğretim stratejisidir. Bir durumun, olayın ya da ortamın taklit edilmesi, benzerinin yapılması olarak tanımlanan simülasyonun, gerçek dünyadaki tepkileri, etkileşimleri ve yanıtları yeniden oluşturabilme yeteneği vardır. Gelişen ve değişen öğrenci profilleri, “dijital yerliler” olarak adlandırılan Z kuşağının artık lisans eğitiminde yer alması ile birlikte hemşirelik eğitiminde teknolojinin öğrenme süreçlerine entegrasyonunu gündeme getirmiştir. Bilgisayar ve dijital teknolojiyi çok yoğun kullanan, giyilebilir, taşınabilir teknolojilere uyum sağlayan, sosyalleşme yolları sanal ortamlar olan Z kuşağı, tüm temel ihtiyaçlarını teknolojik araçlar aracılığıyla karşılayabilmektedir. Bu açıdan bakıldığında hemşirelik eğitiminde yüksek gerçekli simülasyonların kullanımı göze çarpmaktadır. Bunlar içerisinde Ruh Sağlığı ve Psikiyatri Hemşireliği eğitiminde eğitsel kaynaklar olarak sanal gerçeklik uygulamalarına rastlanmaktadır. Sanal gerçeklik, insanların hem keşfedip hem de etkileşime girebildiği üç boyutlu bilgisayar teknolojileri ile oluşturulan ortam olarak tanımlanmaktadır. Bu sanal dünyada, internette bir kullanıcıyı tanımlamaya yarayan avatar isimli grafik çizim resimler aracılığıyla öğrenciler ruhsal bozukluğu olan hastayı temsil eden avatarlar ile güvenli bir ortamda karar verme becerilerini geliştirebilmektedir. Sanal simülasyon geleneksel öğrenme yöntemlerine alternatif olarak teorik eğitimin pratiğe aktarılmasını sağlarken aynı zamanda, öğrenci merkezli öğrenmeyi ve öğrenmenin anlamlı kılınmasını sağlar. Dünyadaki gelişmelere bakıldığında ülkemizde Ruh Sağlığı ve Psikiyatri Hemşireliği eğitiminde sanal simülasyon uygulamalarının ve kullanımının yaygınlaştırılması, özel olarak tasarlanmış simülasyonların sayısının arttırılması gerekliği ortaya çıkmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Sanal Simülasyon, Hemşirelik Eğitimi, Teknoloji
|