1960’lý yýllardan itibaren varlýðý bilinse de koronavirüsler oluþturduðu enfeksiyon formuyla büyük bir tehdit oluþturmuþ ve tüm dünyanýn gündemine haline gelmiþtir. Dünyamýzýn yaþlanmasýna raðmen saðlýk alanýndaki ve teknoloji dünyasýndaki geliþmeler, hayat standartlarýnýn yükselmesi ile birlikte ortalama yaþam süresi ve dolayýsý ile yaþlý nüfus oraný artýþ göstermektedir. Ýnsanlar arasýnda kolaylýkla bulaþma özelliði nedeniyle hasta sayýsý hýzla artmýþ özellikle sahip olduklarý fiziksel ve fonksiyonel dezavantajlar sebebiyle yaþlý bireyler için yüksek morbitide ve mortaliteye neden olmuþtur. Ýlerleyen yaþ beraberinde immun yaþlanmayý da getirmekte vücudun direnç gösterme yeteneði azalmakta ve organizmanýn enfeksiyonlara açýk bir hale gelmesi ile içinden çýkýlamayan bir döngü haline gelmektedir. COVID-19 birçok klinik semptom ile kendini gösterebilmektedir ancak bu semptomlarýn pek çoðunun grip ve soðuk algýnlýðý ile benzerlik göstermesi taný koymayý güçleþtirmektedir. Hastalýk sadece yaþlýlarý etkileyen ve her zaman ölümle seyreden bir hastalýk olmamakla birlikte yoðun bakým takibi gerektiren ve mortalitenin yüksek olduðu kitle çoðunlukla yaþlýlardýr. COVID-19 sebep olduðu olumsuz fiziksel etkilerin yanýnda baþta sosyal izolasyonun olumsuz sonuçlarý olmak üzere pek çok boyutta psikolojik etkilere de sahiptir. Bu nedenle nesiller boyu bilgi kaynaðý olan ve toplumumuzda ailelerimizin temel taþlarýný oluþturan yaþlýlarda korunma ve destekleyici bakým uygulamalarýnýn daha etkin bir þekilde kullanýlmasý, riske sebep olan etkenlerin bilinmesi, gerek tanýlama gerekse tedavi aþamasýnda daha duyarlý olunmasý, koruyucu yaklaþýmlar için alternatifler geliþtirilmesi ve bu süreci daha saðlýklý bir þekilde geçirmeleri için desteklenmeleri gerekmektedir.
Anahtar Kelimeler: COVID-19, Yaþlýlýk, Destekleyici Bakým
|
